bugün

entry'ler (273)

nihat doğan

bu gece nihat doğan ın öldüğü gecedir gençler.
erlik, erlik senin ellerine sağlık.

şafak salda

geçen yine denk geldi dedim bi bakayım ne durumda. beyefendi almanyada yaşayıp türkiyeye abidik gubidik, eleştiri bile denilemeyecek birşeyler söylüyor, saçmalıyor demek istemiyorum ancak kafasının anladığı şekliyle işte gevezelik ediyor.

mevzuyu çekti çevirdi kendine getirdi, beni rahat bırakın diyor, az ötede oynayın diyor. niye kardeş? sen orada oturup sallıyorsun, ülkenin iyi taraflarını almaya çalışıyorsun, kendinde söz hakkı buluyorsun eleştirmek için, bizim hiç mi sana söyleyecek lafımız yok? şafak efendi, kusura bakma ama cığızlık diyoruz biz buna.

ha bu arada bomboşluğun her videoda daha belirginleşiyor. kendini savunmaya çalıştıkça aslında o şiir, türkü, duymak istenilen duygu sömürüsü laflar bi işe yaramıyor. tabi kitlen seviyordur bunlar, tribüne oynamaya devam. ha kitlenin çok farklı olduğunu düşünme canım, son derece bayağı ve sıradansınız.

şimdi bu kadar salladım biraz da gönlünü alayım. göç hikayeleri konsepti güzel ve faydalı. o insanların sesi olman, içerik üretmen takdire şayan.

lucca

alper iri adındaki işletmecisi, çalışanına tuvalette tecavüz etmek istemiş. bu ırz düşmanına hakettiği en ağır cezayı vermek lazım.
alçak!! ha şöyle de bi twit gördün onun üzerine yazıyorum
"Lucca'nın işletmecisi Alper iri'nin kadın personele yönelik tecavüz iddialarıyla ilgili davaya yayın yasağı geldi. Bundan böyle olaydan bahsederken Lucca ve Alper iri adı kullanılmayacakmış. "
o kameralar bozuk olmayacaktı alpercim.

can yaman

ekşideki pr ajansının sıvamaya çalışmasından sonra yazmak için geldim.
ahlaksız ve bir o kadar terbiyesiz bir ünlü. can yaman beyefendiymiş, bak sen bak siz satılık ekşi klavyelerine inat o adamın o rezil itibarını rezil edeceğiz. alçaklığın daniskası.
arkaya geçelim miş efendim beyfendi samimiyetini göstersin miş miş.. bunları yazan metin yazarı sana sesleniyorum, olmuyor gülüm olmuyor. beceremediniz.
itibar suikastiymiş! lan ne itibarı var adamın? kendi kafasına sıktı, yanlış yaptı. ayrıca zerre kadar da o adamda samimiyet felan yok kusura bakmayın. şımarık hippinin teki. üzgünüm delikanlı. ağzına dikkat edecektin.

taç nükte as

tac - nükte - az
tac - nokta - azerbaycan
bence böyle. güzel gardaşlarım en güzel şarkıların içine ettiniz yıllarca.

şafak salda

rahat görünmeye çalışan, ama kasıntılığını dikkatli izlerseniz anlayabileceğiniz biri. miktar sonradan görme(laf arası dolaylı olarak kaç bin lira kazandığını felan söylüyor)

bu adamda bi ılıklık var. ılıklık lık lıık içiyor heralde ondan. kardeş yediğin içtiğin sana kalsın.

şu hayatta napıp edip paraya bulmak gerek

fabrika çıkışlı güzel kız yok mu kardeş?

aslı aydıntaşbaş

deniz naki denilen terörist yardakçısı ve dünya yıldızı mesut özil'i bir tutmaya çalışan bir .... evet fazlası değil.

socrates dergisi

mesut özil olayından sonra tutumunu merak ettiğim dergi. zira almanca olarakta yayınlanıyor bu dergi. ümit ediyorum insani değerlerin aşağılandığı bu durumda, türkiye'de tutundukları solculukları orada yan yatıp çamura batmaz.
şunu demeden yapamayacağım; olur da görmezden gelmeye çalışırlarsa(yani tamamen haberin yer almaması değil, kıyıda köşede yarım sayfa ifade etmeleri de buna dahildir) can yayınlarının sahip olduğu değerleri ve şimdiki durumunun sorgulaması şüphesiz yapılacaktır.

xeno and oaklander

minimal elektronik müzik yapan ikili. zurückle başlanabilir.

she past away

olum bu adamları nasıl şimdiye kadar duymadık be derdirten grup. muhteşemler!

barış atay

bir insan ne kadar gereksiz olabilri? aha işte bunun kadar gereksiz olabilir. lan bu kim? neci? dandik bi oyuncu lan bu. ama işte pohpohlaya pohpohlaya bi yerlere getiriyorlar. sonra da boş beleş bir sürü insan dolaşıyor ortalıkta.

eren bülbül katledildi. bu vicdansız ne dedi biliyor musun? tabi ki hiçbirşey demedi ama görüşünü beyan etti bi şekilde. o da şu "askerler eren'i yem etmiş. kuzeni söylemiş(!)" ulan insafsız! sana prim verenlerin karakterine bilmem ne yapayım.

ot dergisi

metin üstündağ'dan sonra bozdu. kapakları bile diğer dergilerle aynı çizgiye geldi. ocak 2016dan sonra alasım gelmiyor dergiyi.

alevileri sevmemeyi nefret suçu sanmak

ülkede milletin dini imanı kalmadı, o kadar şey söylendi, daha neler neler var, hala ufacık bir şey için ortalığı yıkarlar diyorlar. milletin inançlara saygılarını siz mi ölçüyorsunuz? ifade özgürlüğü tanrıları sanki.

teyit org

2016 yılına ingiliz büyükelçiliği 82.204,43 lira fonlamış. tabi tabi "kriz anlarında doğrulanmış haber için platform geliştirilmesi projesi" ingilizlerin bizi düşündüğü için.

yani "teyit.org’u kimlerin desteklediği sitemizin “Destekçilerimiz” kısmında yer almaktadır. teyit.org’da yer alan analizlerin ya da yayınlanan makalelerin hiçbirinde fon veren kuruluşların etkisi bulunmamaktadır(tabi canım sen öyle diyorsan öyledir) içerik politikamıza ya da metodolojimize yönelik müdahale girişimlerini asla kabul etmeyiz. Böyle bir müdahale girişimiyle karşılaştığımız anda fon veren kuruluşla ilişkimizi sonlandırır, bu durumu kullanıcılara beyan ederiz." diyor adamlar.

sırf sitelerine giriyorsun neleri çıkıyor biraz daha uğraşsan neler çıkar ha. dur yazacam. olurda sitesini incelemeye üşenirsin, iki dakikaya okursun şu yazıyı. ama vaktin varsa gir incele kardeşim.

şimdi destekçilerini yazayım.

tabii ki en başta -British Embassy Ankara *
- ted üniversitesinin sosyal inovasyon merkezi
- sivil Düşün ab programı
- european endowment for democracy

şimdi bir de ekibe bakalım
şef editör.. vuuu
mehmet atakan foça. kendileri bianet, bbc türkçe gibi çalışmış. bianet diyince anlayın zaten *

editör, gülin çavuş.
sol haber portalında muhabirlik yapmış. ha bunu tartışmaya gerek yok beyler. soL da muhabir ol sonra git emperyalizmin en vahşilerinden ingilterenin fonladığı oluşumda editör ol.

sonra bi eleman daha var. onunda sosyal medya hesaplarına girince görüyorsun ne olduğunu burada yazmaya gerek yok.

özetle; biz ki çaba sarfetmeden ayağımıza gelen her bilgide bi orospu çocukluğu arıyorken bu adamlar o bilgileri doğruladıklarını söylüyorlar. gerisini size havale ediyorum. hadi sağlıcakla.

hakan günday

kadir has üniversitesinde ki bi söyleşisine gitmiştim. dinleyiciler yavaş yavaş yerleşti. sonlara doğru kalabalık bi öğrenci topluluğu geldi doldurdu. yer kalmayınca kızın biri kapının önüne oturdu. ondan sonra gelen herkes kapının önüne oturdu. öyle ki kapı açılmıyordu artık. yemin ediyorum çıldıracaktım. 20-25 yaşında koca koca insanlar kapının ağzına doldular. 3 adım atsalar adam gibi oturacaklar ama yok anasını satayım. gelen kapıyı açıyor kızın sırtına vuruyor kızın umrumda değil. hadi onu geçtim.
adam bi su istedi 10 dakika geçti su yok. sonra bi daha istedi. yine yok bi 5 dakikada öyle geçti. şükür sonunda bitanesi aldıda getirdi. 2 dakika sonra biri daha getirdi. sıkıntılı bi organizasyondu zaten.

bu arada nermin mollaoğlu adını anmazsak ayıp ederiz. daha nın farklı dillerde çevirilerini görünce yeni kitap çıktı diye sevinen bir ben değilimdir. bu kısa süreli sevinçlerin kaynağında nermin mollaoğlu da yer alıyor. edebiyat ajanı diye bi mesleği de ilk defa duyuyorum zaten.

sağımda ki kadın günday cümleye başlayınca sessizce devamını getiriyordu ara sıra. zaten sıkı bi hakan günday takipçisi iseniz bi söyleşisinin %80i önceden biliyorsunuzdur artık. arkadaşın kitabını imzalatmam için vermişti. sıra girdik. kızın biri kinyas'ın yoluna imzasını atmasını rica etti. tüm kitaplarına iki defa imza attırmış(!)

dün de adana'ya gelmişti. seyhan belediyesinin edebiyat günlerine. bak edebiyat günleri diyorum ama öyle abartmamak lazım. toplasan 7-8 tane kavşağa vinil asmışlar. otobüsle geçerken imkanı yok anlamazsın ne olduğunu, yürüyerek gidiyorsan bile dibine girip okuman lazım. uzaktan okunmuyor kim geliyor ne zaman geliyor. öyle saçma bişey. afiş mafiş yok zaten piyasada. 5 tane kaldırım taşı dizip heryere duyuruyorlar ama böyle bir etkinliği duyurmak için afiş bastırmaya bütçeleri yetmemiştir.
girdik salona, lan salonun arkasından sesler geliyor. perdenin arkadan. alkışlar felan. elemanın biri geldi dedi 5.30 daki program 6 da başlayacak. başka bi program varmış arkada.
bu sırada imza felan atıyor tabi dışarda. 6.15 oldu geldiler.

mevzu edebiyatımızda felaket günleri.
yavuz ekinci diye biri bişeyler dedi ama valla ben tam olarak bişe anlamadım.
sıra gündaya geçti. e adam kitap gibi konuşuyor. zaten sıkı bi hakan günday severiyseniz çok farklı şeyler duymazsınız. okuldan atılması, yazmaya başlaması, hikayeyi patron edinmesi...

günday sahneden indi, küçük iskender çıktı. 3 şiir dinleyip bende çıktım. etkileyiciydi bence.

6-7 kişi kapıda hakan gündayın etrafını çevirmiş konuşuyorlar, fotoğraf çekilmek isteyen var, kitap imzalatan var... yanlarına gittiğimde elemanın biri nasıl ulaşacağını sordu. önce doğan kitapın emailini gösterdi sonra da izin isteyerek kitabına kendi mailini yazdı. insan konuşacağı zaman bi çekiniyor ama adam şeker gibi. sen ona merhaba demeden o sana merhaba diyor. halini hatrını soruyor. okuyucusuyla böyle muhabbet eden kaç tane yazar vardır? böyle bi adam sevilmez mi lan?

irfan değirmenci

hayır şehidi ilan edilmiş, dergilere kapak, köşelere konu olmuştur. valla bu kovulmadan sonra kendisine bişeyler oldu böyle tövbe yarabbi, ciciş kardeşler edasıyla twitterda yardırıyor. ha bak bunu not düşelim ilkokul hocası aramış bunu. artvinli cumriyetçi hocamız demiş ki "evladım biz seni böyle yetiştirdik" hocadan da desteği aldın, gaz tavan zaten, irfan seni kim tutar koçum. gitmiş bide kitap yazmış. eminim çok güzeldir. irfancığım harikasın. tam gaz devam.

17 şubat 2018 viranşehir patlaması

pkk tarafından adliye lojmanlarına bombalı araçla saldırıldı. 11 yaşında bir çocuk katledildi. muhtemelen beslemek istediği kedi de katledildi. valla akşam baktım ekşiye, face durum akışına baktım. kimse ne bi halt yazdı ne de çizdi. insana kediden daha çok değer veren arkadaşlarım da var. onlar da yazmadı. sanırım dikkatlerini çekmedi 11 yaşında apartmanının bahçesinde bir çocuğun katledilmesi. ya hadi onları geçtim peki ya bizim aydın, akademisyen, sanatçı orspu çocukları niye bişey demiyor. hani onların siktiğimin insani duyarlılıkları daha hassas ya, her ota boka tepki gösteriyorlar, gündem yapıyorlar ya.

(başlığı sözlükte aradım bulamadım. eğer varsa bunu kapatacam. ha yoksa rezil durumdayız. )

fol studio

istanbulda bir tasarım ofisi. gayet temiz, kaliteli iş yapmaktadırlar. türkiyede böyle tasarım ofisleri umutlandırıyor doğrusu. ellerine sağlık.

videodaki 2 askerin ellerinin bağlı olmaması

evet berbat bir olay ama asla sahte olma ihtimali gözardı edilemez. çünkü kafa karıştırıcı şeyler var. yani o açı, hareketler... bilmiyorum ama var bişeyler.